6 Eylül 2012

La Mariée Était en Noir / Siyah Giyen Gelin


Imdb puanı: 7.3
Yapım: 1968 / Fransa
Tür: Psikolojik / Dram / Gizem / Suç
Yönetmen: François Truffaut
Oyuncular: Jeanne Moreau, Michel Bouquet, Michael Lonsdale, Charles Denner, Jean-Claud Brialy

Öncelikle filmin, Alfred Hitchcock'un da zaman zaman kitaplarından etkilendiği bir yazar olan William Irish'in ''The Bride Wore Black'' isimli kitaptan uyarlama olduğunu belirteyim.Sonra da gelelim konusuna:

Julie Kohler'in kocası David, düğün günlerinde kilise önünde bir kaza kurşunu ile ölüyor.Bu olay üzerine intikam yemini eden Julie, bu kazadan sorumlu olan 5 adamı teker teker öldürmeye başlıyor.Konu bir yerlerden tanıdık geliyor olmalı değil mi? Evet, doğru tahmin ettiniz: Kill Bill. Kill Bill'in wikipedia açıklamasına dikkat: ''Ayrıca filmin yaratıcı ve özgün senaryosu Rezervuar Köpekleri adlı filmle çıkış yakalayan Tarantino'nun ününe ün katmıştır.'' Sen beni güldürdün allah da seni güldürsün wikipedia.

Tarantino
bariz olarak etkilenmiş bu filmden. İntikam temalı her iki filmde de düğün günü eşi öldürülen iki 'gelin' yer alıyor.Tarantino'nun gelini fiziksel olarak oldukça eğitimli.Kurbanlarını da bu gücüne dayanarak alt ediyor.Yani Kill Bill'de aksiyonun ağırlıklı olduğunu görebiliriz.Truffaut'nun gelini ise kurbanlarıyla kısa süreli de olsa yakınlık kuruyor.Güvenlerini kazandıktan sonra klasik bir seri katilin kullandığı yöntemlerle intikamını alıyor.Yani bu filmin de psikolojik yönünün ağır bastığını söylemek mümkün.


Bazı sahneler ise oldukça tanıdık gelecek.Kill Bill'deki ''Death List Five''(Beş Kişilik Ölüm Listesi) bu filmden birebir olarak alınan kısımlardan.Uçak sahnesi de yine benzer sahnelerden biri.

İki filmin karşılaştırmasını bir kenara bırakıp, filme yeniden dönelim.Ufak tefek senaryo eksikliklerinin mevcut olduğunu söyleyebiliriz; çünkü Julie'nin bu 5 adamı nasıl teşhis ettiği ve onlara nasıl ulaştığı havada kalan bir ayrıntı olmuş.Tıpkı Kill Bill'de olduğu gibi bu filmde de zamanda geriye dönüş sekansları yer alıyor.Yine bir flashback'le aklımdaki bu sorunun cevabını bulabileceğimi düşündüm film boyunca.Ne yazık ki alamadım cevabını.Artık bu kitabın bir eksiği mi, yoksa yönetmenin hatası mı bilemiyorum.Zaten 'kusur' olarak niteleyebileceğim tek şey de buydu bu filmde.


Bunun dışında oyuncuları bol bol övebilirim.Özellikle Jeanne Moreau, sinemanın efsane katilleri arasında yerini alabilecek bir karaktere hayat vermiş.Soğukkanlılıkla ve korkusuzca işlediği cinayetler ile anlıyoruz ki Julie'nin hayattaki nihai amacı 'intikam'.Amacını gerçekleştirdikten sonra ise ölümü yani David'e kavuşmayı arzuluyor.

Hitchcock filmlerinin gerilim atmosferini hissedebileceğiniz bu filme mutlaka bir şans verin,wikipedia'ya da çok güvenmeyin, kendinize iyi bakın..

İyi seyirler.

12 yorum:

  1. Wikipedia zaten halkın kütüphanesi, halkın kütüphanesi derken isteyen kişi girip istediği bilgiyi kafasına göre sallayabilir demek istedim. O yüzden, doğğu çok güvenmemek gerek.
    He ayrıca, çok pis Kill Bill'i izleyesimi getirdi bu film yorumlaması. ahahahaaa. Ama bu filmi de merak ettim, hem bu daha psikolojik yelpazede ele alıyor diyorsun olayı. Peki, bir tercih yapman gerekse - ki bu filmi seçecekmişsin gibi duruyor; ama kahin değilim belli de olmaz - hangisini seçerdin?
    Tamam o zaman, uzun uzun gevezeliğimi yaptıktan sonra susabilirim.
    He bir de, "Fransuaaaağ" demeden edemedim, neden bilmem. ehehe.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet tatlım.zaten wikipedia'ya hiçbir zaman güvenmiyorum ben.her yazılan şaibeli geliyor.kafana göre gir yaz yani.ama işte böyle tam emin olmadan yazılan bir şeyin tam tersi bir durum söz konusu olunca güldürdü beni :)) zaten ben de bu filmle karşılaşana kadar wikipedia ile aynı fikirdeydim.ikimiz de yanılıyormuşuz meğer :))

      Ben tam bir Tarantino hastasıyım.Kill Bill ise izlemeye doyamadıklarım listesinde ilk 10'da yer alır :) Her sahnesini ezberlemişimdir ya o derece :)bu yüzden tarafsız olamıycam.kesinlikle ve kesinlikle Kill Bill diyorum :)

      ben senin bu uzun uzun yorumlarını çooook seviyorum biliyo musun :)
      benim de iyice abartıp fıuğansuuağğ diyesim geldi ahahah :D seviyorum fransızcayı ya :))

      Sil
    2. ahahahaa, çifte tebessümlük. Ama sayende bizler de öğrenmiş olduk, oooooh yanılgını düzeltirken bizleri de bilgilendirdin. Bir taşla 67486487 kuş. ehehe.
      Yaaa var ya öbür filmi seçeceksin diye ödüm kopmuştu. Şu an çok rahatladım. ahahahaaa. Kill Bill benim de izlemekten sıkılmayacağım filmlerden, televizyonda olduğu zaman hep bir takılıp kalırım zaten. İkilemeyi de izleyeceğim bir gün tekrar umarım. "Tekrardan izlenecek"lerle "izlenilmesi gereken"ler o kadar birikti ki, artık sıra hangisinde patlayacak kestiremiyorum. ehehe. - Ama öbür filmi izlemeden Kill Bill'in daha iyi olduğunu benimsediğim için de kendime kızdım. Masumane bir önyargı ama bu.... Olsun yaağ. -
      Bir de, ben Kill Bill'in ilkini hiiiç izlemeden, ikincisinin sadece sonunu izlemiştim küçükken. Bu da böyle bir sakarlık anısı olsun. ehehe.

      Yaaaaa, bilmiyordum, şu an gevezeliğimin sevgiye dönüşmesinden ötürü bir mutlu oldum bir mutlu oldum sorma. Suratımdaki sırıtık ifade sıçrasın sana daa. Ayrıca, aksanına bittim. Ve evet, Fransıca hoş yahu.

      Sil
    3. hahahaha :D yo yoo kill bill’den asla vazgeçmem.ya ama kill bill o kadar iyi ve aşmış ki...her şeyiyle mükemmel.bu yüzden 40 tane de benzeri olsa, hatta çok iyi yönetmenler tarafından da çekilmiş olsa bu benzerler yine de kill bill, hep kill bill derim ben de :) bu konudaki önyargımız kabul edilebilir bence :))
      off o benim korkularımdan biri.tvde izlemek istediğim filmi başlamış görünce hemen kumandaya sarılıyorum :)) tam da önemli sahneler denk gelir ya o an :) tabi o an anlamazsın önemli olduğunu.sonradan izlerken fark edersin önemini, off ki ne off :)) sen de tam sonunu görmüşsün yani şansa bak.ama neyse ya zaten sonunda ne olacağını biliyorduk ilk defa izlerken de :) veeee evet o ifade bana çoktan sıçradı :)))))

      Sil
  2. Darandinonun zati böle filmler esinlendiği pek belli pek bi malum. En son çektiği soysuzlar çetesinin ingilizce adı tek bir harf farkıyla ayrılıore orçinal halinden. Emma lakin gel gelelim ki bu dahi piç o izlediği şeyin üstüne kat be kat katarak üstüne yepisyeni şeyler ekleyerek çekiyor. Temem belki adam bu filmden esinlenmiştir ama kimin aklına bu filmi izledikten sonra bir oren işi, black mamba, diri diri gömme, 5 nokta kalp patlatan bilmem ne numarası gelir ki :D

    İnternette beleşe bi sitede yahut torrentte paylaşan bi eleman bulup da indirebilirsem izleyecem filmi. Pek bi keyifli olmuş yazın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle katılıyorum.
      çok aşina olduğumuz bir konuyu bile ele alsa tarantino, bambaşka hale getiriyor onu.zaten bu filmi izlersen anlayacaksın ki sadece konuları ve hikayenin akış şekli birbirine benziyor.onun dışında bambaşka iki film.aynı konuyu işliyor olmalarına rağmen türleri bile farklı hatta.
      ben sinegoz.com'dan izledim.kült filmlere meraklıysan tavsiye ederim bu siteyi.dün keşfettim, ne izleyeceğimi şaşırdım.arşivleri harika.

      Sil
  3. Ufkumu açıyorsunuz.
    Paylaşım için teşekkür ederim.

    Cahil anne Çiğdem

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ah ne cahili kendinize haksızlık etmeyin sevgili anne çiğdem :)
      ne demek, ben teşekkür ederim :)

      Sil
  4. Evet oldukça benzeşiyorlar.
    Ama bence bunda bir mahsur yok. Bu hayat hep bir özgünlükten farklı çekimler sunar bize.
    Önemli olan anlatım uslubu, görüntü kalitesi, hikaye akıcılığı..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aynı fikirdeyim.zaten tarantino da bu saydıklarınızın hakkını fazlasıyla vermiş.

      Sil
  5. hey beeeee iyi film bu.
    truffaut'nun vivement dimanche (yaşasın pazar) izlesene.
    moreau süper oyuncu.
    geçen sölemiştim ya diaboliuqe olacaktı.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. iyi film cidden.
      tamam izlerim onu da.
      evet ben de sevdim oyunculuğunu.
      bloglarınıza bakamıyorum bu aralar deep ya.fransız sineması postlarında mı bahsettin.du geliyorum :))

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...